Bölüm 1145: Blood of Yellow Flame, Dance through the Skies!
Bölüm 1145: Sarı Alevin Kanı, Gökyüzünde Dans Et!
Çevirmen Atlas Stüdyoları Editör: Atlas Stüdyoları
Bu yüz zhang mesafe, maksimum hızda seyahat eden Zhan Lun Hui için tavuk ayağı kadardı. Bir düşünce geliştirdiği sırada seksen zhang'lık bir yarıçapa girmişti bile!
Tam o anda, tüm dünya karardı!
Kör edici, dev bir kılıç ışığı Zhan Lun Hui'nin tepesinden aşağıya doğru indi!
Aynı anda, on sekiz Mekânsal Kilit tüm bölgeye yüksek hızda art arda fırlatıldı!
Kılıç ışığı tüm dünyayı kör eden bir şimşek gibiydi!
Gökyüzündeki kavurucu güneş bile bu kör edici kılıç ışığının yanında sönük kalıyordu!
Aniden ortaya çıkan bu kılıç ışığı o kadar parlaktı ki, gece gökyüzünde gökleri ve yeri birbirine bağlayan bir şimşek gibiydi!
Başından beri kaçmakta olan Zhan Lun Hui bu duruma tamamen hazırlıksız yakalanmıştı. Tüm görüş alanı bu şok edici kılıç ışığıyla dolmuştu!
Bu kılıç çok ani, çok beklenmedik bir anda gelmişti! Kimse bunu beklemiyordu ya da buna hazırlıklı değildi!
Sadece bir an önce, neredeyse başarılı bir şekilde kaçtığı için sevinçle doluydu. Bir sonraki an, tam önünde güçlü bir kılıç duruyordu. Bu kadar güçlü bir vuruş kesinlikle onun yaşamına ya da ölümüne karar verecekti!
Bir ölüm kalım anı!
Zhan Lun Hui gördüğü manzara karşısında şok oldu. Ancak on bin yıllık tecrübesiyle, çabucak uyum sağladı. Hızını koruyarak bir çığlık attı. Ancak aniden hareket ettiği yönü değiştirerek en az on zhang yükseklikte yukarı doğru çıktı!
Jun Mo Xie'nin onu engellemek umuduyla daha önce kurduğu on sekiz Uzamsal Kilidin Zhan Lun Hui üzerinde en ufak bir etkisi olmadı. O basitçe hepsini kırıp geçti! Saldırının ortasında, hızını korurken yönünü değiştirdi! Sanki hiç etkilenmemiş gibiydi!
Ama neyse ki Zhan Lun Hui bir tanrı değildi, bu yüzden gerçekten de tamamen etkilenmedi. Yönünü değiştirdiği o anda, kılıç ışığının parlaması da değişti. Sonu da aynı şekilde oldu! Gücünde bir artışla!
Zhan Lun Hui'nin yüzü karardı ve sonunda durdu.
Hızıyla bu kılıç ışığını savuşturabileceğinden emindi. Ancak şu anda kaçmakta ısrar ederse, kılıç ışığının ani saldırısına maruz kalacaktı. Bir kişi ne kadar hızlı olursa olsun, benzer xiulian uygulamasına sahip bir uzmanın saldığı Kılıç Qi'den daha hızlı olamazdı!
Şu anda, kişi henüz kendini göstermemiş olsa da, Zhan Lun Hui zorlu bir düşmanla karşılaştığından emindi! Bu kişinin kılıcı üzerindeki kontrolü çoktan korkunç bir seviyeye ulaşmıştı! Bir büyük usta olarak kabul edilmeye yetecek kadar!
Zhan Lun Hui'nin Jun Mo Xie'ye son derece değer verdiği açıktı. Böyle bir rakiple karşılaştığında, kişi kendini ne kadar korkak hissederse, bu durum ruh halinde o kadar fazla kusur yaratırdı. Bu yüzden Zhan Lun Hui tam hızda giderken havada tamamen durdu ve o tüyler ürpertici kılıç ışığını her iki avucuyla kafasına aldı!
Göz kamaştırıcı kılıç ışığı bir gökkuşağı gibi ileri fırladı! Yüksek hızda ve tam güçle!
Bir hong sesiyle her iki avucu da kör edici kılıç ışığıyla çarpıştı!
Ancak işler başka bir hal aldı-
Uzun kılıç bir çığlık attı ve aniden havada bir matkap gibi yüksek hızda dönerek Zhan Lun Hui'nin savunmasını katman katman deldi! Saniyeler içinde boğazına ulaşmıştı bile!
Zhan Lun Hui sadece boğazının soğuduğunu hissetti. Bu delici kılıç Qi'si karşısında tüylerinin diken diken olmasına engel olamadı.
Bir çığlık attı ve elli zhang yukarı uçmadan önce hızla geriye doğru hareket etti! O kılıçtan ölümden kıl payı kurtulmayı başarmıştı! Kendisinin güvende olduğunu doğruladıktan sonra soğuk terler döktüğünü fark etti!
Şükürler olsun ki daha önce düşmanı hafife almamışım ve zamanında geri çekilebilmek için gücümün küçük bir kısmını korumuşum! Aksi takdirde, bu beden muhtemelen az önceki olaydan sonra bir cesede dönüşecekti. Hayır, ceset bile olmayabilir, daha çok kıyma gibi!
Binlerce yıldır, Zhan Lun Hui ilk defa bu kadar tehlikeli bir şey yaşıyordu!
Bu gerçekten de bir ölüm kalım anıydı!
Bu kılıç ona acımasızca saldırmadan önce gökyüzünü bir kez daha kesti!
Fakat Zhan Lun Hui saldırmak için tüm Xuan Qi'sini vücudunda toplamıştı bile. Az önceki kısa değiş tokuş sayesinde, rakibinin kendisinden biraz daha aşağı olduğunu söyleyebilirdi! Eğer onunla kafa kafaya çarpışırsa, hala zafer kazanma şansı vardı!
Ne yazık ki mevcut durumu etkileyebilecek olan sadece o şeytani ilahi kılıç değildi...
Çünkü tam o anda, içinden sonsuz bir hınç sızan uğursuz, dar, siyah bir kılıç önünde belirirken bir rüzgar uğultusu duyuldu!
Ve böyle bir saldırı, böyle ürkütücü bir his, Zhan Lun Hui için ne kadar tanıdıktı...
Sadece o yerden çıkanlar bu tür saldırılara maruz kalıyordu.
"Dokuz Cehennem On Dördüncü Genç Usta mı?" Zhan Lun Hui bu kez gerçekten şaşkına dönmüştü! O ilahi kılıç onu hazırlıksız yakalamış ve neredeyse öldürüyordu ama o kısa değiş tokuş sayesinde Zhan Lun Hui kılıcın sahibini alt edebileceğinden emindi. Fakat Dokuz Cehennem On Dördüncü Genç Usta'nın ani müdahalesi onu tamamen güvensiz bıraktı!
Telaş içinde elini salladı ve elinde parlak, uzun bir kılıç belirdi!
Cennet Aziz Sarayı'nın tüm uzmanlarının saldırısıyla karşı karşıya kaldığında bile Zhan Lun Hui düşmanla yüzleşmek için silahını çıkarmadı. Ancak şu anda, Dokuz Cehennem Ayaz Kılıcı ortaya çıktığı anda, Zhan Lun Hui kılıcını çıkardı!
Dokuz Cehennem On Dördüncü Genç Usta'nın saldırılarıyla başa çıkmak o kadar da kolay değildi!
Zhan Lun Hui bir keresinde Dokuz Cehennem Genç Ustalarından biriyle yumruk tokuşturmuştu. Xiulian uygulamasına rağmen hayatta kalmakta zorlanmıştı! Bu yüzden bu delilerin ne kadar belalı olduğunu biliyordu!
Pa! İki kılıcın ortak saldırısı altında, Zhan Lun Hui on zhang'dan fazla geri gönderildi!
Jun Mo Xie, Zhan Lun Hui'nin aniden "Dokuz Cehennem On Dördüncü Genç Usta" diye bağırmasıyla şok oldu. En? Lanet olsun... Size saldıran bu Genç Usta... Bunun o deliyle ne ilgisi var?...
Ama Genç Efendi Jun için, bu tür "hoş" bir yanlış anlaşılma? Ne kadar çok olursa o kadar iyi! Yanlış anlama mı? Ne kadar şiddetli olursa o kadar iyi! Eğer onu bugün öldürmeyi başaramazsam, bırakın gitsin ve Dokuz Cehennem On Dördüncü Genç Usta ile savaşsın... Madem o alçak bu kadar özgür...
Ve madem bu kadar özgür... neden dünyanın güvenliği için bir şey yapmıyor?!... Um... Bu Genç Efendi ne zamandan beri bu kadar dürüst...
Jun Mo Xie daha da neşelendi ve gizlenerek saldırmaya devam etti. Dokuz Cehennem Buz Kılıcı o kadar çok yönlüydü ki bazen aynı anda on Dokuz Cehennem Buz Kılıcı saldırıyor ve Zhan Lun Hui'yi çaresiz bırakıp inletiyordu!
Bir de tamamen kendi vicdanıyla saldırabilen Sarı Alevin Kanı vardı. Zhan Lun Hui anında savunmasını korumak zorunda kaldı ve karşılık verecek gücü kalmamıştı. Karşılık vermek için rakibe ve hedefe ihtiyacınız var! Şu anda hiç yok muydu?!
Ve bu iki saldırı tarzı çok tuhaftı!
Zhan Lun Hui bile tüm engin bilgi ve deneyimine rağmen kafasının tamamen karıştığını hissetti!
Bu ne tür bir saldırı stili?
Bu ikisi açıkça Kılıç Kontrol Teknikleri kullanılarak kullanılıyor, ancak nasıl bu kadar çevik olabilir! Kılıç nasıl bu kadar doğal hareket edebilir! İlahi kılıç o kadar kolay hareket ediyor ki sanki canlı! Ve Dokuz Cehennem Buz Kılıcı daha da tuhaftı! Sanki biri tarafından kullanılıyor gibiydi! Ama belli ki burada başka kimse yok!
Mevcut durum göz önüne alındığında, Zhan Lun Hui'nin yargısı çok doğruydu. Tüm işaretler uzaktan Kılıç Kontrol Tekniğini kullanan bir uzmana işaret ediyordu ve onun durum analizi daha da doğruydu.
Dokuz Cehennem Buz Kılıcı gerçekten de birisi tarafından elle kullanılıyordu. Sadece Zhan Lun Hui onu kullananı göremiyordu... ya da en azından tespit edemiyordu.
Sarı Alevin Kanı'na gelince...
Jun Mo Xie, Sarı Alevin Kanı'nın kendi saldırılarını belirlemesine izin vermişti. Birkaç Aziz Saygıdeğer'in kanını yuttuğundan beri Jun Mo Xie, Sarı Alevin Kanı'nı birkaç kez daha cesurca rafine etmişti.
Artık yenilmez bir kılıç olan Sarı Alevin Kanı gösterişli bir şekilde davranmaya başladı. Hongjun Pagoda'da kendi başına uçuyor ve oynuyordu.
Jun Mo Xie bu kez arıtma için Hongjun Pagodası'nda kayıtlı Kan Özü Arıtma Yöntemini kullanmış, hafızasındaki tüm farkındalığını ve kılıç becerilerini ona aktarmıştı.
İnsan mı kılıcı anlıyor yoksa kılıç mı insanı?
Bu soru Jun Mo Xie ile birlikte cevabını buldu!
Bu da Sarı Alevin Kanı'nın, ustası Jun Mo Xie'yi xiulian uygulaması açısından geçmesiyle sonuçlandı! Ve bu fark hala büyümeye devam ediyordu... Ne de olsa, Genç Usta Jun'un ilgilenmesi gereken çok fazla mesele vardı...
Tüm zahmetli emeğinin meyvesini önünde gösteriş yaparken ve uçarken görmek, ara sıra kendisinin bile düşünemediği parlak bir kılıç oyunu sergilemek... Genç Usta Jun kafasını duvara vurmak istedi... Kendi etrafımda bir koza mı ördüm?!
Kahretsin... bir kılıç tarafından hor görülmek... ne kadar iç karartıcı ah...
Şu anda Sarı Alevin Kanı on beş yaşındaki bir gencin farkındalığına sahipti. Ancak kılıç hakkındaki anlayışı ve bilgisi, binlerce yıldır bu yola dalmış olan yaşlı bunaklarla kıyaslanamazdı!
Dugu Qiu Bai 1 burada olsaydı bile, bu kılıcın altında ağıt yakardı. Her zaman, her fırsatta seni gölgede bırakan biri vardır! Qiu Bai var olduğuna göre, Sarı Alevin Kanı nasıl doğabilir!
...
Bölüm 1145: Sarı Alevin Kanı, Gökyüzünde Dans Et!
Çevirmen Atlas Stüdyoları Editör: Atlas Stüdyoları
Bu yüz zhang mesafe, maksimum hızda seyahat eden Zhan Lun Hui için tavuk ayağı kadardı. Bir düşünce geliştirdiği sırada seksen zhang'lık bir yarıçapa girmişti bile!
Tam o anda, tüm dünya karardı!
Kör edici, dev bir kılıç ışığı Zhan Lun Hui'nin tepesinden aşağıya doğru indi!
Aynı anda, on sekiz Mekânsal Kilit tüm bölgeye yüksek hızda art arda fırlatıldı!
Kılıç ışığı tüm dünyayı kör eden bir şimşek gibiydi!
Gökyüzündeki kavurucu güneş bile bu kör edici kılıç ışığının yanında sönük kalıyordu!
Aniden ortaya çıkan bu kılıç ışığı o kadar parlaktı ki, gece gökyüzünde gökleri ve yeri birbirine bağlayan bir şimşek gibiydi!
Başından beri kaçmakta olan Zhan Lun Hui bu duruma tamamen hazırlıksız yakalanmıştı. Tüm görüş alanı bu şok edici kılıç ışığıyla dolmuştu!
Bu kılıç çok ani, çok beklenmedik bir anda gelmişti! Kimse bunu beklemiyordu ya da buna hazırlıklı değildi!
Sadece bir an önce, neredeyse başarılı bir şekilde kaçtığı için sevinçle doluydu. Bir sonraki an, tam önünde güçlü bir kılıç duruyordu. Bu kadar güçlü bir vuruş kesinlikle onun yaşamına ya da ölümüne karar verecekti!
Bir ölüm kalım anı!
Zhan Lun Hui gördüğü manzara karşısında şok oldu. Ancak on bin yıllık tecrübesiyle, çabucak uyum sağladı. Hızını koruyarak bir çığlık attı. Ancak aniden hareket ettiği yönü değiştirerek en az on zhang yükseklikte yukarı doğru çıktı!
Jun Mo Xie'nin onu engellemek umuduyla daha önce kurduğu on sekiz Uzamsal Kilidin Zhan Lun Hui üzerinde en ufak bir etkisi olmadı. O basitçe hepsini kırıp geçti! Saldırının ortasında, hızını korurken yönünü değiştirdi! Sanki hiç etkilenmemiş gibiydi!
Ama neyse ki Zhan Lun Hui bir tanrı değildi, bu yüzden gerçekten de tamamen etkilenmedi. Yönünü değiştirdiği o anda, kılıç ışığının parlaması da değişti. Sonu da aynı şekilde oldu! Gücünde bir artışla!
Zhan Lun Hui'nin yüzü karardı ve sonunda durdu.
Hızıyla bu kılıç ışığını savuşturabileceğinden emindi. Ancak şu anda kaçmakta ısrar ederse, kılıç ışığının ani saldırısına maruz kalacaktı. Bir kişi ne kadar hızlı olursa olsun, benzer xiulian uygulamasına sahip bir uzmanın saldığı Kılıç Qi'den daha hızlı olamazdı!
Şu anda, kişi henüz kendini göstermemiş olsa da, Zhan Lun Hui zorlu bir düşmanla karşılaştığından emindi! Bu kişinin kılıcı üzerindeki kontrolü çoktan korkunç bir seviyeye ulaşmıştı! Bir büyük usta olarak kabul edilmeye yetecek kadar!
Zhan Lun Hui'nin Jun Mo Xie'ye son derece değer verdiği açıktı. Böyle bir rakiple karşılaştığında, kişi kendini ne kadar korkak hissederse, bu durum ruh halinde o kadar fazla kusur yaratırdı. Bu yüzden Zhan Lun Hui tam hızda giderken havada tamamen durdu ve o tüyler ürpertici kılıç ışığını her iki avucuyla kafasına aldı!
Göz kamaştırıcı kılıç ışığı bir gökkuşağı gibi ileri fırladı! Yüksek hızda ve tam güçle!
Bir hong sesiyle her iki avucu da kör edici kılıç ışığıyla çarpıştı!
Ancak işler başka bir hal aldı-
Uzun kılıç bir çığlık attı ve aniden havada bir matkap gibi yüksek hızda dönerek Zhan Lun Hui'nin savunmasını katman katman deldi! Saniyeler içinde boğazına ulaşmıştı bile!
Zhan Lun Hui sadece boğazının soğuduğunu hissetti. Bu delici kılıç Qi'si karşısında tüylerinin diken diken olmasına engel olamadı.
Bir çığlık attı ve elli zhang yukarı uçmadan önce hızla geriye doğru hareket etti! O kılıçtan ölümden kıl payı kurtulmayı başarmıştı! Kendisinin güvende olduğunu doğruladıktan sonra soğuk terler döktüğünü fark etti!
Şükürler olsun ki daha önce düşmanı hafife almamışım ve zamanında geri çekilebilmek için gücümün küçük bir kısmını korumuşum! Aksi takdirde, bu beden muhtemelen az önceki olaydan sonra bir cesede dönüşecekti. Hayır, ceset bile olmayabilir, daha çok kıyma gibi!
Binlerce yıldır, Zhan Lun Hui ilk defa bu kadar tehlikeli bir şey yaşıyordu!
Bu gerçekten de bir ölüm kalım anıydı!
Bu kılıç ona acımasızca saldırmadan önce gökyüzünü bir kez daha kesti!
Fakat Zhan Lun Hui saldırmak için tüm Xuan Qi'sini vücudunda toplamıştı bile. Az önceki kısa değiş tokuş sayesinde, rakibinin kendisinden biraz daha aşağı olduğunu söyleyebilirdi! Eğer onunla kafa kafaya çarpışırsa, hala zafer kazanma şansı vardı!
Ne yazık ki mevcut durumu etkileyebilecek olan sadece o şeytani ilahi kılıç değildi...
Çünkü tam o anda, içinden sonsuz bir hınç sızan uğursuz, dar, siyah bir kılıç önünde belirirken bir rüzgar uğultusu duyuldu!
Ve böyle bir saldırı, böyle ürkütücü bir his, Zhan Lun Hui için ne kadar tanıdıktı...
Sadece o yerden çıkanlar bu tür saldırılara maruz kalıyordu.
"Dokuz Cehennem On Dördüncü Genç Usta mı?" Zhan Lun Hui bu kez gerçekten şaşkına dönmüştü! O ilahi kılıç onu hazırlıksız yakalamış ve neredeyse öldürüyordu ama o kısa değiş tokuş sayesinde Zhan Lun Hui kılıcın sahibini alt edebileceğinden emindi. Fakat Dokuz Cehennem On Dördüncü Genç Usta'nın ani müdahalesi onu tamamen güvensiz bıraktı!
Telaş içinde elini salladı ve elinde parlak, uzun bir kılıç belirdi!
Cennet Aziz Sarayı'nın tüm uzmanlarının saldırısıyla karşı karşıya kaldığında bile Zhan Lun Hui düşmanla yüzleşmek için silahını çıkarmadı. Ancak şu anda, Dokuz Cehennem Ayaz Kılıcı ortaya çıktığı anda, Zhan Lun Hui kılıcını çıkardı!
Dokuz Cehennem On Dördüncü Genç Usta'nın saldırılarıyla başa çıkmak o kadar da kolay değildi!
Zhan Lun Hui bir keresinde Dokuz Cehennem Genç Ustalarından biriyle yumruk tokuşturmuştu. Xiulian uygulamasına rağmen hayatta kalmakta zorlanmıştı! Bu yüzden bu delilerin ne kadar belalı olduğunu biliyordu!
Pa! İki kılıcın ortak saldırısı altında, Zhan Lun Hui on zhang'dan fazla geri gönderildi!
Jun Mo Xie, Zhan Lun Hui'nin aniden "Dokuz Cehennem On Dördüncü Genç Usta" diye bağırmasıyla şok oldu. En? Lanet olsun... Size saldıran bu Genç Usta... Bunun o deliyle ne ilgisi var?...
Ama Genç Efendi Jun için, bu tür "hoş" bir yanlış anlaşılma? Ne kadar çok olursa o kadar iyi! Yanlış anlama mı? Ne kadar şiddetli olursa o kadar iyi! Eğer onu bugün öldürmeyi başaramazsam, bırakın gitsin ve Dokuz Cehennem On Dördüncü Genç Usta ile savaşsın... Madem o alçak bu kadar özgür...
Ve madem bu kadar özgür... neden dünyanın güvenliği için bir şey yapmıyor?!... Um... Bu Genç Efendi ne zamandan beri bu kadar dürüst...
Jun Mo Xie daha da neşelendi ve gizlenerek saldırmaya devam etti. Dokuz Cehennem Buz Kılıcı o kadar çok yönlüydü ki bazen aynı anda on Dokuz Cehennem Buz Kılıcı saldırıyor ve Zhan Lun Hui'yi çaresiz bırakıp inletiyordu!
Bir de tamamen kendi vicdanıyla saldırabilen Sarı Alevin Kanı vardı. Zhan Lun Hui anında savunmasını korumak zorunda kaldı ve karşılık verecek gücü kalmamıştı. Karşılık vermek için rakibe ve hedefe ihtiyacınız var! Şu anda hiç yok muydu?!
Ve bu iki saldırı tarzı çok tuhaftı!
Zhan Lun Hui bile tüm engin bilgi ve deneyimine rağmen kafasının tamamen karıştığını hissetti!
Bu ne tür bir saldırı stili?
Bu ikisi açıkça Kılıç Kontrol Teknikleri kullanılarak kullanılıyor, ancak nasıl bu kadar çevik olabilir! Kılıç nasıl bu kadar doğal hareket edebilir! İlahi kılıç o kadar kolay hareket ediyor ki sanki canlı! Ve Dokuz Cehennem Buz Kılıcı daha da tuhaftı! Sanki biri tarafından kullanılıyor gibiydi! Ama belli ki burada başka kimse yok!
Mevcut durum göz önüne alındığında, Zhan Lun Hui'nin yargısı çok doğruydu. Tüm işaretler uzaktan Kılıç Kontrol Tekniğini kullanan bir uzmana işaret ediyordu ve onun durum analizi daha da doğruydu.
Dokuz Cehennem Buz Kılıcı gerçekten de birisi tarafından elle kullanılıyordu. Sadece Zhan Lun Hui onu kullananı göremiyordu... ya da en azından tespit edemiyordu.
Sarı Alevin Kanı'na gelince...
Jun Mo Xie, Sarı Alevin Kanı'nın kendi saldırılarını belirlemesine izin vermişti. Birkaç Aziz Saygıdeğer'in kanını yuttuğundan beri Jun Mo Xie, Sarı Alevin Kanı'nı birkaç kez daha cesurca rafine etmişti.
Artık yenilmez bir kılıç olan Sarı Alevin Kanı gösterişli bir şekilde davranmaya başladı. Hongjun Pagoda'da kendi başına uçuyor ve oynuyordu.
Jun Mo Xie bu kez arıtma için Hongjun Pagodası'nda kayıtlı Kan Özü Arıtma Yöntemini kullanmış, hafızasındaki tüm farkındalığını ve kılıç becerilerini ona aktarmıştı.
İnsan mı kılıcı anlıyor yoksa kılıç mı insanı?
Bu soru Jun Mo Xie ile birlikte cevabını buldu!
Bu da Sarı Alevin Kanı'nın, ustası Jun Mo Xie'yi xiulian uygulaması açısından geçmesiyle sonuçlandı! Ve bu fark hala büyümeye devam ediyordu... Ne de olsa, Genç Usta Jun'un ilgilenmesi gereken çok fazla mesele vardı...
Tüm zahmetli emeğinin meyvesini önünde gösteriş yaparken ve uçarken görmek, ara sıra kendisinin bile düşünemediği parlak bir kılıç oyunu sergilemek... Genç Usta Jun kafasını duvara vurmak istedi... Kendi etrafımda bir koza mı ördüm?!
Kahretsin... bir kılıç tarafından hor görülmek... ne kadar iç karartıcı ah...
Şu anda Sarı Alevin Kanı on beş yaşındaki bir gencin farkındalığına sahipti. Ancak kılıç hakkındaki anlayışı ve bilgisi, binlerce yıldır bu yola dalmış olan yaşlı bunaklarla kıyaslanamazdı!
Dugu Qiu Bai 1 burada olsaydı bile, bu kılıcın altında ağıt yakardı. Her zaman, her fırsatta seni gölgede bırakan biri vardır! Qiu Bai var olduğuna göre, Sarı Alevin Kanı nasıl doğabilir!
...
