Bölüm 197
Bölüm 197 - Bölüm 41: Keşif #3
Peri Kralı yüzünden Gökyüzü Ormanı ve saray zarar gördüğü için kalabalık bir ziyafet vermek imkânsızdı. Bununla birlikte, Gökyüzü Ormanı'nı kurtaran grubun hiçbir şey almadan gitmesine izin vermek de imkânsızdı.
Bu yüzden Sylvia kılıç düküyle konuşmasını bitirdikten sonra küçük bir parti düzenledi. Bu, Gökyüzü Ormanı'ndaki durumu telafi etmek ve Sylvia'nın çöktükten sonra iyi olduğunu göstermek içindi. Küçük bir ziyafet olduğu için katılımcılar da basitti: İblis kralın çocukları, yardımcıları ve kraliçe.
Kara elfler kıyafetleri kadar özgür bir atmosferi de vurguladıkları için ziyafetin formaliteleri neredeyse hiç yoktu. Küçük bir ziyafet olduğu için yiyip içerken uzanabiliyorlardı. Birkaç kadehten sonra ortam doğal olarak şamataya dönüştü. En gürültülü olanlar ziyafet salonunun ortasında toplananlardı.
"Daha yukarı! Daha yükseğe! Daha yükseğe!"
Felicia'yı tavana doğru fırlatan kılıç dükü değildi. Sarhoş bir In-gong'du. Bunu yapan kişi farklıydı, dolayısıyla karşı tarafın tepkisi de farklıydı. Felicia da In-gong gibi alkolün etkisiyle yanaklarını kızartmış ve kahkahalara boğulmuştu.
"Kyaaah~"
Çığlık attı ama çok memnun bir çığlıktı bu. Felicia'nın tavan ve Shutra'nın elleri arasındaki hareketlerini takip eden Caitlin, In-gong'un kıyafetlerini çekiştirdi.
"Ben de! Ben de, Shutra!"
Caitlin de sarhoştu. Solgun yanakları kıpkırmızıydı ve altın rengi gözleri odak noktasını kaybetmişti.
Normal şartlar altında Felicia'yı fırlatmayı bırakır ya da Caitlin'i bir süre bekletirdi ama hem In-gong hem de Caitlin sarhoştu. In-gong Caitlin'e döndü ve başını salladı. Elini uzattı ve Caitlin'i tavana doğru fırlattı.
Felicia ve Caitlin tavan ve In-gong'un elleri arasında gidip geldiler. Sanki onlarla hokkabazlık yapıyormuş gibi görünüyordu. Felicia ve Caitlin zevkle çığlık attılar. Birkaç kişi dışında izleyenlerin çoğunun yüzünde gülümseme vardı.
"Nedense benim yaptığımdan farklı tepki vermiyorlar mı?"
Kılıç dükü içerken şikayet etti. Yanında oturan Chris omuz silkti ve cevap verdi,
"Kılıç Dükü, herkes için aynı şey geçerli, bu yüzden endişelenmenize gerek yok."
"Felicia! Bırak Oppa yapsın!"
"Ah, hadi!"
Kılıç Dükü Silvan'ın Felicia'yı yakalamaya çalışmasını izledi ve ikna olmuş bir ifadeyle başını salladı.
"Evet, kesinlikle."
Kılıç dükü dikkatini başka bir yöne çevirmeden önce birkaç kez daha başını salladı. Onları izliyor olması gereken Caitlin ve Felicia'nın yardımcıları başka biriyle konuşuyordu. Bu kişi In-gong'un yardımcısı Carack'tı.
Kılıç Dükü bir orkun etrafının güzel bir kara elf, bir likantrop ve bir satir tarafından sarılmasını gülünç buldu. Sonra bakışlarını bir kez daha başka bir yere çevirdi. Kara elflerin kraliçesi ve İblis Kral Sarayı'nın 3. kraliçesi Sylvia yan yatıyordu.
Sylvia bir kumaş yığınının üzerine uzanmış sigara içerken, Amita da onun önünde kıpırdanıyordu. İş yapıyorlarmış gibi görünüyordu.
İki kişiye dikkatle bakan kılıç dükü Chris'e tekrar sordu,
"Prens, Amita'nın neden böyle olduğunu biliyor musunuz?"
"Günaha düşmüş zayıf bir karaktere sahipler."
"Gerçekten de öyle."
Kılıç Dükü başını salladı ve Sylvia ile Amita arasındaki konuşmaya odaklandı. İki kişinin sesleri gürültülü ortamda net bir şekilde duyulabiliyordu.
"Anlıyorum! Bunu yapacağım! Peki, yarısını bana verir misin?"
Amita ellerini sallarken, Sylvia başını eğdi ve bilmiyormuş gibi yaptı.
"Hrmmm, peki. Bana birkaç çuval yapmanı isteyebilir miyim?"
"Üç çuval! Bana yarım şişe verirsen üç çuval silah!"
"Omo, ben beş çuval demedim mi?"
Sylvia elini yanağına götürürken gözlerini kırpıştırdı, gerçekten büyüleyici ama masum görünüyordu. Amita bir an sessiz kaldı ama kısa süre sonra kuyruğu yere çarpınca kabul etti.
"Eeeh...! Anladım! Beş çuval! Daha fazlası yok!"
"Tamam. Anlaştık."
Silvan ve Felicia sayesinde Sylvia, Amita'nın değerinin farkındaydı. Yarım şişe şarap karşılığında Amita'nın ekipmanından beş çuval almak iyi bir anlaşmaydı.
"Hmm, merak ediyorum. Amita'nın bu kadar hevesli olmasının sebebi nedir?"
Sylvia elindeki sigarayı söndürdü ve içinde Cennet Şarabı bulunan şişenin kapağını açtı. Kapak açıldığında güzel bir koku yayıldı ve çevredekiler ne olduğunu anlamadan Sylvia'ya döndü. Sylvia şok oldu ve büyülenmiş gibi bir yudum aldı. Bir yudumla dünyası değişti.
"Ahh... ah..."
In-gong bunu bir iksir ve Cennet Şarabını karıştırarak yaratmıştı. Sylvia gözlerini kapadı ve inledi, sonra iç çekti ve tekrar inledi. Birkaç yudum aldıktan sonra zar zor kendine geldi ve şöyle dedi,
"Amita, o sözleşmeyi geri alıyorum."
"Böyle bir şey! Bu sözleşmenin ihlalidir! Sözleşmenin ihlali!"
Sylvia bir yudum daha alırken Amita yutkundu ama Sylvia umursamadı. Oturduğu yerden kalktı ve In-gong'a yaklaştı.
"Shutra, bana bir şişe daha verebilir misin?"
In-gong onun nazlı sesi karşısında irkildi. Onu kucaklarken tıpkı Felicia'ya benziyordu, bu yüzden In-gong karşı koyamadı. Üstelik bunu isteyen Sylvia'ydı. Ona periyi vermişti, bu yüzden ona bir şişe daha vermeliydi.
"Vereceğim."
"Ben de! Ben de!"
Amita koşarak geldi ve onun Sylvia'ya bu kadar kolay bir şişe verdiğini görünce yaygara kopardı. Kılıç Dükü bu sahneyi izledi ve başını salladı.
"Lezzetli prens gerçekten harika."
Kılıç Dükü, In-gong tarafından yapılan Cennet Rüzgarı'nı hiç tatmamış olmasına rağmen, bunu biliyordu. Sonra Chris ona sessizce sordu,
"Kılıç Dükü, tüm gandharvalar böyle midir?"
"Bildiğim kadarıyla, gandharvalar arasında sadece Prens böyle. Diğer gandharvaların kokuları bu ölçüde değil."
Kılıç dükü 5. Kraliçe Semita Ignus'u hatırladı. Etrafında her zaman güzel bir koku vardı.
Chris bakışlarını tekrar ön tarafa çevirmeden önce kılıç düküne kısa bir süre baktı. Sonra gelişigüzel sordu,
"Gandharva sağlıklı mı?"
In-gong, Chris'in tanıştığı tek gandharva'ydı. Kapalı alandakilerin öldüğüne dair söylentiler vardı. Kılıç dükü Chris'e bakmadı. Sadece yeni bir bardak doldurdu.
"Yaşıyorlar ve iyiler. En azından bir yıl önce onları ziyaret ettiğimde."
Chris'in gözleri kısıldı.
"Kılıç Dükü, gandharvaların serbest bırakılma ihtimali var mı?"
"Bu şeytan krala bağlı. Sadece... şimdi daha zor olabilir."
In-gong tanrısallık kazanmış ve gandharvaların deneyinin başarılı olduğunu kanıtlamıştı.
"Kılıç Dükü?"
"Çok fazla şey söylüyorum. Neler olacağını görmemiz gerekecek."
Kılıç Dükü bardağını yere bıraktı, ayağa kalktı ve ileri doğru bir adım attı. Yavaşça yürüyordu ama sanki hiç düşünmeden rüzgârla birleşiyor gibiydi.
Chris kılıç dükünün olduğu yere baktı, sonra bakışlarını In-gong'a çevirdi.
&
"Shutra harika! Shutra çok lezzetli! Hehehe."
Sarhoş Caitlin hıçkırarak konuştu. Çok sevimli görünüyordu ama Caitlin'i sırtında taşıyan Chris'in yanında yürüyen In-gong'un ifadesi farklıydı.
"Uykunda yenilmemeye dikkat et."
"Caitlin noona'nın dönüşememesine sevindim."
In-gong bu samimi tavsiye karşısında başını salladı. Caitlin, Seira ya da Elaine gibi bir kurda dönüşebilseydi, parmağını ısırdığında çoktan yenmiş olurdu.
"Ang, ang."
Caitlin onların konuşmalarını ve havayı ısırıyormuş gibi yaptıklarını duyunca gülümsedi.
"Umarım seni yemezler.
"Evet."
İkisi de kendilerini rahatlatmak için konuşuyor gibiydiler. Chris, Caitlin'in odasının önüne geldi ve kapıyı açtı. Elinde değildi çünkü Seira ziyafetten beri kayıptı. Başka bir zaman olsa Chris Seira'yı azarlardı ama bugün özel bir gündü. Başından beri, istedikleri kadar içmelerine izin verilmişti.
Chris odaya girmek yerine bir süre kapı kolunu tuttu. In-gong'a baktı ve şöyle dedi,
"Shutra."
"Ha?"
In-gong Chris'e döndü. Ancak Chris hiçbir şey söylemedi. Bunun yerine, başını sallamadan önce birkaç kez dudaklarını yaladı.
"Yok bir şey. İyi geceler."
"Abi?"
"Git."
Chris gülümsedi ve odaya girmeden önce In-gong'un başını kabaca okşadı. In-gong bu yıl çok büyümüş olmasına rağmen, Chris'ten hâlâ daha kısa olduğu için bu mümkündü. Chris bir şey mi söylemeye çalışıyordu? In-gong derin düşünmek yerine odasına döndü. Bilmesi gereken bir şey varsa, Chris eninde sonunda ona söyleyecekti.
Seira'nın yanı sıra Carack da kayıptı. Bir kara elf hizmetçiyi çağırabilirdi ama In-gong odasına yalnız girdi.
Bu garip bir duyguydu. Zephyr'e katılma konusunda gergin olmasına rağmen, şu anda herhangi bir endişesi olmadan rahatlamıştı. İnsanlar bu yüzden alkol içiyordu.
"İstatistiklerime bir göz atalım.
In-gong durum penceresini açtı ve ayrıntılara baktı. Tüm istatistikleri 100 puanın üzerindeydi.
"Çok fazla var.
Ana mesleği Protagonist'ti, ancak ikincil meslekler olarak Ejderha Savaşçısı ve Fetih Şövalyesi de vardı. Maneviyatçılık sayesinde başka özellikler de eklenmişti. Birçok özel ırksal beceri vardı.
"Aura, büyü gücü ve ilahi gücü korumam gerekiyor.
Gandharva'nın tanrısallığını aldığı için tanrısal gücü belli bir seviyeye ulaşmıştı. Geriye sadece bir güç kalmıştı.
"Yapacak başka bir şey yok.
In-gong yavaşça şövalyelerinin durum pencerelerini incelemeye başladı ve çeşitli istatistiklerini görmek için birkaç pencereyi etkinleştirdi.
"Buna pek dikkat etmemiştim.
Birlikte sık sık savaştıkları için Carack ve Yeşil Rüzgâr'ın durum pencerelerini sık sık görüyordu ancak Caitlin ve Silvan'ınkilere ilk katılışlarından sonra hiç bakmamıştı.
"Hepsinin önemli istatistikleri var.
İblis kralın çocuklarından beklenen de buydu. In-gong'un etkisinden kaynaklanıyor olabilir, ancak hepsinin Knight Saga'daki versiyonlarına kıyasla daha yüksek istatistikleri vardı.
"Tıpkı Zephyr'in Knight Saga'daki Zephyr'e kıyasla birkaç kat daha güçlü olması gibi.
Gerçekten de In-gong bir sonraki görevde onun ne kadar güçlü olduğunu görebilecekti.
"Ve... ha?"
In-gong'un gözleri durum pencerelerine bakarken aniden genişledi. Çünkü gözleri şimdiye kadar pek dikkat etmediği bir kısma gitmişti.
[İsim: Caitlin]
[Tür: Lycanthrope/Sura Karışımı]
Bu bariz bir gösterimdi. Garip değildi. Ancak, In-gong kendini rahatsız hissetti.
[İsim: Silvan]
[Tür: Kara Elf/Sura Karışımı]
Anılarını gözden geçirdi. Şövalyelerin durum pencerelerinde yaş ya da tür gibi ayrıntılar ancak son zamanlarda listeleniyordu. Anastasia'yı kurtarmaya gittiğinde bu ayrıntıları görmemişti.
"Hayır, hayır.
Rahatsızlığının nedeni başka bir yerdeydi. Yeni detaylar yüzünden değildi.
[İsim: Felicia]
[Tür: Kara Elf/Sura Karışımı]
[İsim: Carack]
[Tür: Ork]
[İsim: Karma]
[Tür: Satyr]
In-gong durum penceresini aceleyle etkinleştirdi.
[İsim: Shutra Ignus]
[Tür: İlahi İnsansı Gandharva]
In-gong gözlerini kırpıştırdı. Derin bir nefes aldı ve düşündü.
Bunun nedeni ilahi bir insansı olarak yeniden doğmuş olması değildi. Daha önce In-gong'un türünün 'gandharva' olduğu belirtilmişti.
Neden diğerleri gibi bir karışım olmadığını merak etti. Neden iblis kralın diğer çocukları gibi oraya 'sura' yazılmamıştı? İblis kralın çocuğu olmayan Caitlin de karma olarak işaretlenmişti. Başka bir deyişle, birinci nesil melez bir kan belirtilmişti.
Sonra aklına bir şey geldi. In-gong bu düşünceyle ayağa kalktı. Bu, durum penceresinde neden yalnızca bir türün belirtildiğini açıklıyordu.
"Tüm gandharvaları hapsedecek kadar büyük bir günah.
Shutra iblis kralın çocuğu değildi. Şeytan kralın kanını taşımıyordu. Bu şaşırtıcıydı. Bu onun doğumunun beklenmedik bir sırrıydı. Ancak, eğer bu doğruysa, Shutra gerçekten de iblis kralın çocuğu değildi.
İblis kral bunu biliyor muydu?
"Biliyor.
İblis kralla tanıştığı zamanı hatırladı. İblis kral In-gong'a 5. Kraliçe Semita'nın çocuğu demişti. In-gong'a bir kez bile kendi çocuğu dememişti. Dahası, eğer gandharva'nın günahı gerçekten Shutra'nın doğumuyla ilgiliyse, o zaman cezalandırılmaları iblis kralın gerçeği bildiği anlamına geliyordu. Ancak, iblis kralın Shutra'nın varlığını neden kabul ettiğini bilmiyordu. Dahası, neden In-gong'a Aşırı Hiçlik Tohumu'nu vermişti?
"Shutra? Orada mısın?"
Kapının dışında bir ses duydu.
Bu Felicia'nın sesiydi.
Bölüm 197 - Bölüm 41: Keşif #3
Peri Kralı yüzünden Gökyüzü Ormanı ve saray zarar gördüğü için kalabalık bir ziyafet vermek imkânsızdı. Bununla birlikte, Gökyüzü Ormanı'nı kurtaran grubun hiçbir şey almadan gitmesine izin vermek de imkânsızdı.
Bu yüzden Sylvia kılıç düküyle konuşmasını bitirdikten sonra küçük bir parti düzenledi. Bu, Gökyüzü Ormanı'ndaki durumu telafi etmek ve Sylvia'nın çöktükten sonra iyi olduğunu göstermek içindi. Küçük bir ziyafet olduğu için katılımcılar da basitti: İblis kralın çocukları, yardımcıları ve kraliçe.
Kara elfler kıyafetleri kadar özgür bir atmosferi de vurguladıkları için ziyafetin formaliteleri neredeyse hiç yoktu. Küçük bir ziyafet olduğu için yiyip içerken uzanabiliyorlardı. Birkaç kadehten sonra ortam doğal olarak şamataya dönüştü. En gürültülü olanlar ziyafet salonunun ortasında toplananlardı.
"Daha yukarı! Daha yükseğe! Daha yükseğe!"
Felicia'yı tavana doğru fırlatan kılıç dükü değildi. Sarhoş bir In-gong'du. Bunu yapan kişi farklıydı, dolayısıyla karşı tarafın tepkisi de farklıydı. Felicia da In-gong gibi alkolün etkisiyle yanaklarını kızartmış ve kahkahalara boğulmuştu.
"Kyaaah~"
Çığlık attı ama çok memnun bir çığlıktı bu. Felicia'nın tavan ve Shutra'nın elleri arasındaki hareketlerini takip eden Caitlin, In-gong'un kıyafetlerini çekiştirdi.
"Ben de! Ben de, Shutra!"
Caitlin de sarhoştu. Solgun yanakları kıpkırmızıydı ve altın rengi gözleri odak noktasını kaybetmişti.
Normal şartlar altında Felicia'yı fırlatmayı bırakır ya da Caitlin'i bir süre bekletirdi ama hem In-gong hem de Caitlin sarhoştu. In-gong Caitlin'e döndü ve başını salladı. Elini uzattı ve Caitlin'i tavana doğru fırlattı.
Felicia ve Caitlin tavan ve In-gong'un elleri arasında gidip geldiler. Sanki onlarla hokkabazlık yapıyormuş gibi görünüyordu. Felicia ve Caitlin zevkle çığlık attılar. Birkaç kişi dışında izleyenlerin çoğunun yüzünde gülümseme vardı.
"Nedense benim yaptığımdan farklı tepki vermiyorlar mı?"
Kılıç dükü içerken şikayet etti. Yanında oturan Chris omuz silkti ve cevap verdi,
"Kılıç Dükü, herkes için aynı şey geçerli, bu yüzden endişelenmenize gerek yok."
"Felicia! Bırak Oppa yapsın!"
"Ah, hadi!"
Kılıç Dükü Silvan'ın Felicia'yı yakalamaya çalışmasını izledi ve ikna olmuş bir ifadeyle başını salladı.
"Evet, kesinlikle."
Kılıç dükü dikkatini başka bir yöne çevirmeden önce birkaç kez daha başını salladı. Onları izliyor olması gereken Caitlin ve Felicia'nın yardımcıları başka biriyle konuşuyordu. Bu kişi In-gong'un yardımcısı Carack'tı.
Kılıç Dükü bir orkun etrafının güzel bir kara elf, bir likantrop ve bir satir tarafından sarılmasını gülünç buldu. Sonra bakışlarını bir kez daha başka bir yere çevirdi. Kara elflerin kraliçesi ve İblis Kral Sarayı'nın 3. kraliçesi Sylvia yan yatıyordu.
Sylvia bir kumaş yığınının üzerine uzanmış sigara içerken, Amita da onun önünde kıpırdanıyordu. İş yapıyorlarmış gibi görünüyordu.
İki kişiye dikkatle bakan kılıç dükü Chris'e tekrar sordu,
"Prens, Amita'nın neden böyle olduğunu biliyor musunuz?"
"Günaha düşmüş zayıf bir karaktere sahipler."
"Gerçekten de öyle."
Kılıç Dükü başını salladı ve Sylvia ile Amita arasındaki konuşmaya odaklandı. İki kişinin sesleri gürültülü ortamda net bir şekilde duyulabiliyordu.
"Anlıyorum! Bunu yapacağım! Peki, yarısını bana verir misin?"
Amita ellerini sallarken, Sylvia başını eğdi ve bilmiyormuş gibi yaptı.
"Hrmmm, peki. Bana birkaç çuval yapmanı isteyebilir miyim?"
"Üç çuval! Bana yarım şişe verirsen üç çuval silah!"
"Omo, ben beş çuval demedim mi?"
Sylvia elini yanağına götürürken gözlerini kırpıştırdı, gerçekten büyüleyici ama masum görünüyordu. Amita bir an sessiz kaldı ama kısa süre sonra kuyruğu yere çarpınca kabul etti.
"Eeeh...! Anladım! Beş çuval! Daha fazlası yok!"
"Tamam. Anlaştık."
Silvan ve Felicia sayesinde Sylvia, Amita'nın değerinin farkındaydı. Yarım şişe şarap karşılığında Amita'nın ekipmanından beş çuval almak iyi bir anlaşmaydı.
"Hmm, merak ediyorum. Amita'nın bu kadar hevesli olmasının sebebi nedir?"
Sylvia elindeki sigarayı söndürdü ve içinde Cennet Şarabı bulunan şişenin kapağını açtı. Kapak açıldığında güzel bir koku yayıldı ve çevredekiler ne olduğunu anlamadan Sylvia'ya döndü. Sylvia şok oldu ve büyülenmiş gibi bir yudum aldı. Bir yudumla dünyası değişti.
"Ahh... ah..."
In-gong bunu bir iksir ve Cennet Şarabını karıştırarak yaratmıştı. Sylvia gözlerini kapadı ve inledi, sonra iç çekti ve tekrar inledi. Birkaç yudum aldıktan sonra zar zor kendine geldi ve şöyle dedi,
"Amita, o sözleşmeyi geri alıyorum."
"Böyle bir şey! Bu sözleşmenin ihlalidir! Sözleşmenin ihlali!"
Sylvia bir yudum daha alırken Amita yutkundu ama Sylvia umursamadı. Oturduğu yerden kalktı ve In-gong'a yaklaştı.
"Shutra, bana bir şişe daha verebilir misin?"
In-gong onun nazlı sesi karşısında irkildi. Onu kucaklarken tıpkı Felicia'ya benziyordu, bu yüzden In-gong karşı koyamadı. Üstelik bunu isteyen Sylvia'ydı. Ona periyi vermişti, bu yüzden ona bir şişe daha vermeliydi.
"Vereceğim."
"Ben de! Ben de!"
Amita koşarak geldi ve onun Sylvia'ya bu kadar kolay bir şişe verdiğini görünce yaygara kopardı. Kılıç Dükü bu sahneyi izledi ve başını salladı.
"Lezzetli prens gerçekten harika."
Kılıç Dükü, In-gong tarafından yapılan Cennet Rüzgarı'nı hiç tatmamış olmasına rağmen, bunu biliyordu. Sonra Chris ona sessizce sordu,
"Kılıç Dükü, tüm gandharvalar böyle midir?"
"Bildiğim kadarıyla, gandharvalar arasında sadece Prens böyle. Diğer gandharvaların kokuları bu ölçüde değil."
Kılıç dükü 5. Kraliçe Semita Ignus'u hatırladı. Etrafında her zaman güzel bir koku vardı.
Chris bakışlarını tekrar ön tarafa çevirmeden önce kılıç düküne kısa bir süre baktı. Sonra gelişigüzel sordu,
"Gandharva sağlıklı mı?"
In-gong, Chris'in tanıştığı tek gandharva'ydı. Kapalı alandakilerin öldüğüne dair söylentiler vardı. Kılıç dükü Chris'e bakmadı. Sadece yeni bir bardak doldurdu.
"Yaşıyorlar ve iyiler. En azından bir yıl önce onları ziyaret ettiğimde."
Chris'in gözleri kısıldı.
"Kılıç Dükü, gandharvaların serbest bırakılma ihtimali var mı?"
"Bu şeytan krala bağlı. Sadece... şimdi daha zor olabilir."
In-gong tanrısallık kazanmış ve gandharvaların deneyinin başarılı olduğunu kanıtlamıştı.
"Kılıç Dükü?"
"Çok fazla şey söylüyorum. Neler olacağını görmemiz gerekecek."
Kılıç Dükü bardağını yere bıraktı, ayağa kalktı ve ileri doğru bir adım attı. Yavaşça yürüyordu ama sanki hiç düşünmeden rüzgârla birleşiyor gibiydi.
Chris kılıç dükünün olduğu yere baktı, sonra bakışlarını In-gong'a çevirdi.
&
"Shutra harika! Shutra çok lezzetli! Hehehe."
Sarhoş Caitlin hıçkırarak konuştu. Çok sevimli görünüyordu ama Caitlin'i sırtında taşıyan Chris'in yanında yürüyen In-gong'un ifadesi farklıydı.
"Uykunda yenilmemeye dikkat et."
"Caitlin noona'nın dönüşememesine sevindim."
In-gong bu samimi tavsiye karşısında başını salladı. Caitlin, Seira ya da Elaine gibi bir kurda dönüşebilseydi, parmağını ısırdığında çoktan yenmiş olurdu.
"Ang, ang."
Caitlin onların konuşmalarını ve havayı ısırıyormuş gibi yaptıklarını duyunca gülümsedi.
"Umarım seni yemezler.
"Evet."
İkisi de kendilerini rahatlatmak için konuşuyor gibiydiler. Chris, Caitlin'in odasının önüne geldi ve kapıyı açtı. Elinde değildi çünkü Seira ziyafetten beri kayıptı. Başka bir zaman olsa Chris Seira'yı azarlardı ama bugün özel bir gündü. Başından beri, istedikleri kadar içmelerine izin verilmişti.
Chris odaya girmek yerine bir süre kapı kolunu tuttu. In-gong'a baktı ve şöyle dedi,
"Shutra."
"Ha?"
In-gong Chris'e döndü. Ancak Chris hiçbir şey söylemedi. Bunun yerine, başını sallamadan önce birkaç kez dudaklarını yaladı.
"Yok bir şey. İyi geceler."
"Abi?"
"Git."
Chris gülümsedi ve odaya girmeden önce In-gong'un başını kabaca okşadı. In-gong bu yıl çok büyümüş olmasına rağmen, Chris'ten hâlâ daha kısa olduğu için bu mümkündü. Chris bir şey mi söylemeye çalışıyordu? In-gong derin düşünmek yerine odasına döndü. Bilmesi gereken bir şey varsa, Chris eninde sonunda ona söyleyecekti.
Seira'nın yanı sıra Carack da kayıptı. Bir kara elf hizmetçiyi çağırabilirdi ama In-gong odasına yalnız girdi.
Bu garip bir duyguydu. Zephyr'e katılma konusunda gergin olmasına rağmen, şu anda herhangi bir endişesi olmadan rahatlamıştı. İnsanlar bu yüzden alkol içiyordu.
"İstatistiklerime bir göz atalım.
In-gong durum penceresini açtı ve ayrıntılara baktı. Tüm istatistikleri 100 puanın üzerindeydi.
"Çok fazla var.
Ana mesleği Protagonist'ti, ancak ikincil meslekler olarak Ejderha Savaşçısı ve Fetih Şövalyesi de vardı. Maneviyatçılık sayesinde başka özellikler de eklenmişti. Birçok özel ırksal beceri vardı.
"Aura, büyü gücü ve ilahi gücü korumam gerekiyor.
Gandharva'nın tanrısallığını aldığı için tanrısal gücü belli bir seviyeye ulaşmıştı. Geriye sadece bir güç kalmıştı.
"Yapacak başka bir şey yok.
In-gong yavaşça şövalyelerinin durum pencerelerini incelemeye başladı ve çeşitli istatistiklerini görmek için birkaç pencereyi etkinleştirdi.
"Buna pek dikkat etmemiştim.
Birlikte sık sık savaştıkları için Carack ve Yeşil Rüzgâr'ın durum pencerelerini sık sık görüyordu ancak Caitlin ve Silvan'ınkilere ilk katılışlarından sonra hiç bakmamıştı.
"Hepsinin önemli istatistikleri var.
İblis kralın çocuklarından beklenen de buydu. In-gong'un etkisinden kaynaklanıyor olabilir, ancak hepsinin Knight Saga'daki versiyonlarına kıyasla daha yüksek istatistikleri vardı.
"Tıpkı Zephyr'in Knight Saga'daki Zephyr'e kıyasla birkaç kat daha güçlü olması gibi.
Gerçekten de In-gong bir sonraki görevde onun ne kadar güçlü olduğunu görebilecekti.
"Ve... ha?"
In-gong'un gözleri durum pencerelerine bakarken aniden genişledi. Çünkü gözleri şimdiye kadar pek dikkat etmediği bir kısma gitmişti.
[İsim: Caitlin]
[Tür: Lycanthrope/Sura Karışımı]
Bu bariz bir gösterimdi. Garip değildi. Ancak, In-gong kendini rahatsız hissetti.
[İsim: Silvan]
[Tür: Kara Elf/Sura Karışımı]
Anılarını gözden geçirdi. Şövalyelerin durum pencerelerinde yaş ya da tür gibi ayrıntılar ancak son zamanlarda listeleniyordu. Anastasia'yı kurtarmaya gittiğinde bu ayrıntıları görmemişti.
"Hayır, hayır.
Rahatsızlığının nedeni başka bir yerdeydi. Yeni detaylar yüzünden değildi.
[İsim: Felicia]
[Tür: Kara Elf/Sura Karışımı]
[İsim: Carack]
[Tür: Ork]
[İsim: Karma]
[Tür: Satyr]
In-gong durum penceresini aceleyle etkinleştirdi.
[İsim: Shutra Ignus]
[Tür: İlahi İnsansı Gandharva]
In-gong gözlerini kırpıştırdı. Derin bir nefes aldı ve düşündü.
Bunun nedeni ilahi bir insansı olarak yeniden doğmuş olması değildi. Daha önce In-gong'un türünün 'gandharva' olduğu belirtilmişti.
Neden diğerleri gibi bir karışım olmadığını merak etti. Neden iblis kralın diğer çocukları gibi oraya 'sura' yazılmamıştı? İblis kralın çocuğu olmayan Caitlin de karma olarak işaretlenmişti. Başka bir deyişle, birinci nesil melez bir kan belirtilmişti.
Sonra aklına bir şey geldi. In-gong bu düşünceyle ayağa kalktı. Bu, durum penceresinde neden yalnızca bir türün belirtildiğini açıklıyordu.
"Tüm gandharvaları hapsedecek kadar büyük bir günah.
Shutra iblis kralın çocuğu değildi. Şeytan kralın kanını taşımıyordu. Bu şaşırtıcıydı. Bu onun doğumunun beklenmedik bir sırrıydı. Ancak, eğer bu doğruysa, Shutra gerçekten de iblis kralın çocuğu değildi.
İblis kral bunu biliyor muydu?
"Biliyor.
İblis kralla tanıştığı zamanı hatırladı. İblis kral In-gong'a 5. Kraliçe Semita'nın çocuğu demişti. In-gong'a bir kez bile kendi çocuğu dememişti. Dahası, eğer gandharva'nın günahı gerçekten Shutra'nın doğumuyla ilgiliyse, o zaman cezalandırılmaları iblis kralın gerçeği bildiği anlamına geliyordu. Ancak, iblis kralın Shutra'nın varlığını neden kabul ettiğini bilmiyordu. Dahası, neden In-gong'a Aşırı Hiçlik Tohumu'nu vermişti?
"Shutra? Orada mısın?"
Kapının dışında bir ses duydu.
Bu Felicia'nın sesiydi.
